⚽ Kurtuluş Savaşı Nasıl Kazanıldı Kompozisyon

AnkaraSavaşı Nasıl Anlatım? Başka bir bakış; Senelerden 1402, Kılışlar çekilmiş, bir yanda Türk hükümdarı Yıldırım, bir yanda yine bir Türk Hükümdarı Timur ve hemen önlerinde filleriVe Emir hücum, atlar sürüldü, her yanda toz, nidalar, havada uçuşan oklar, göz gözü görecek vakti yok. Abartıların çokluğu nedeniyle normal düşünenlerin bile aklında bir takım soru işaretleri kalıyor. Resmi tarih;’ I. Dünya savaşına giren Osmanlı savaşı kaybetti ve işgale uğradı. Ama vatansever ve kahraman halk kendi kendine örgütlendi ve Mustafa Kemal önderliğinde bağımsızlık mücadelesi verildi ve kazanıldı Turk milletinin bu durumu kabul etmesi elbette mumkun değildi 19 Mayıs 1919′da Ataturk ’un Samsun ’a cıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Ataturk ’un onderliğinde Kurtuluş Savaşı ’nı başlattı Amasya Genelgesi ’nin yayınlanmasının ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri yapıldı Daha sonra 27 Aralık 1919′da Toplanarak ülkenin kurtuluşu için mücadele edeceklerin belirlenmesi adına kongre ve toplantılar gerçekleştirilmiştir. Kurtuluş savaşında yapılan kongre ve toplantıların listesi şöyle; 19 Mayıs 1919: Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkması. 23 Temmuz 1919: Erzurum Kongresi. 4 Eylül 1919: Sivas Kongresi. ️ Kanal`a katılın: https://www.youtube.com/user/TurkceDublaj07/join 🛎️ Kanal`a abone olun: https://www.youtube.com/user/TurkceDublaj07📷 İnstagram Onuntek hayali ve bitmeyen duası savaşın bitmesiyle birlikte ailesinin yanında olmasıydı. Her an korkuyla yaşıyordu Türk kadını. Her atılan bombayla çığlıklar yayılıyor, feryatlar yakılıyor, yürekler sızlıyordu. Kurtuluş Savaşı’nda M. Kemal Atatürk önderlik etmişti. Tam 4 yıl sürmüştü bu gönüllerin destanı. Gençlik olarak bize düşen, duyan bir yürekle düşünen bir başla Atatürk’e inanmak, onu sevmek, onun fikirlerini benimsemektir. Atatürk İle İlgili Kompozisyon – Yazı: Hatice Köse – Anadolu İmam Hatip Lisesi – Pazar/Rize – Atatürk Konulu Kompozisyon Yarışması İlçe Birincisi – Kaynak 1: Atatürk ile ilgili diğer İçindekiler 1 Mustafa Kemal Atatürk Konulu Kompozisyon Örneği. 1.1 Atatürk konulu kısa bir kompozisyon örneği ; 1.1.1 Rahat Uyu Atam. 1.2 Atatürk konulu uzun bir kompozisyon örneği ; 1.2.1 Bir Lider Doğdu “Atatürk”. Kurtuluş Savaşı Önce Karadeniz'de Kazanıldı. Dr. Nejat TARAKÇI, Jeopolitikçi ve Stratejist. 25 Kas 2015. Makale. Türk Kurtuluş Savaşı, emperyalizmin kaybettiği ikinci savaş olarak dünya tarihindeki yerini almıştır. İlk savaş 1915 Çanakkale Savaşı idi. ekonomik ideolojik savaş silah siyasi TASAM Türk strateji deep Harbi Aktif Üye. 18 Mayıs 2011. #1. Kurtuluş savaşı ne zaman başladı ve bitti. Kurtuluş Savaşı, Atatürk’ün Samsun’a çıktığı 19 Mayıs 1919 yılında başlamıştır. Kurtuluş Savaşı Fiilen Bitmesi. Kurtuluş Savaşı, büyük bir milli birlik ve beraberlik ile verilen mücadeleden sonra kazanılmış ve 11 Ekim 1922 Kurtuluş Savaşı’nda Halkın Durumu. İnönü Savaşları öncesi birliklerimiz, çok ciddi bir askeri eğitime tabi tutulmuşlardı. Ayrıca, askeri bölgelere, Yunanlılara haber ulaştırılır endişesiyle hiç bir sivil şahıs sokulmazdı. Bir gün karargâh penceresinden, eğitim yapan askeri birliğin atları arkasında koşuşup Vietnam Laos ve Kamboçya'nın bağımsızlık, egemenlik, birlik ve toprak bütünlüğünün uluslararası planda tanınması temeli üzerinde Hindiçini'de barış yeniden kuruldu. Ülkemizin kuzeyi tamamen kurtarıldı. Ağustos devriminin devamı olan bu muzaffer direniş bir ulusal kurtuluş ve ulusal özgürlük savaşıdır. 6PaI. Atatürk Ve Kurtuluş Savaşı Kompozisyonu , Atatürk Ve Kurtuluş Savaşı ile İlgili Yazılar Kompozisyonlar , Atatürk Ve Kurtuluş Savaşı Konulu Anlatan Kompozisyon Örnekleri Vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son veriliyordu. Yüzyıllardır üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız bu topraklar düşmanlara veriliyor, bizim de bunu kabul etmemiz isteniyordu. Türk milletinin bu durumu kabul etmesi elbette mümkün değildi. 19 Mayıs 1919′da Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk’ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nı başlattı. Amasya Genelgesi’nin yayınlanmasının ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri yapıldı. Daha sonra 27 Aralık 1919′da Ankara’ya gelen Atatürk, 23 Nisan 1920′de TBMM’yi kurdu. Böylece hem memleketin yönetimi halkın iradesine verilmiş oluyordu. Hem de Kurtuluş Savaşı’nın merkezi Ankara oluyordu. TBMM meclisi yaptığı görüşmelerde yurdun durumunu ve kurtuluş çarelerini aradı. “Misak-ı Millî sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşü”nden hareketle, düşmanla mücadele kararı alındı. Oluşturulan düzenli ordularla savaşa girildi. İlk başarı, Doğu’da Ermeni çetelerine karşı kazanıldı. Daha sonra, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları yapıldı. Bu savaşların kazanılmasıyla Yunanlılar’a büyük bir darbe indirilmiş oldu. Bunun üzerine Yunan ordusu yeniden saldırıya geçti. Saldırı üzerine Mustafa Kemal, ordularına “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.” emrini verdi. Türk askeri, büyük bir azim ve fedakârlıkla bu karara uydu. 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle, Türk milleti 1699 Karlofça Antlaşmasından beri ilk defa toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya Savaşı, Türk milletinin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak da tarihe geçti. Bu zafer sonunda, TBMM tarafından, Mustafa Kemal’e “gazi” unvanı ve “Mareşal” rütbesi verildi. Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Sakarya Savaşı’ndan sonra, büyük bir taarruzla düşmanı tamamen yok etme kararı yılı Ağustosuna kadar, hazırlıklar tamamlandı. Güneydeki Türk birlikle-ri, büyük bir gizlilik içinde Batı cephesine kaydmld”. İstanbul’daki cephane depolarından silah ve cephane kaçırıldı. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Yeni silâhlar satın alındı. Ordumuza taarruz eğitimi yaptırıldı. Bu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal’in başkomutan-lığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922′de düşmana saldırdı. Bir saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos’ta düşman çember içine alındı. Sağ kalanlar esir alındı. Esirler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis’te vardı. Bu savaş, Atatürk’ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı. Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir’e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922′de İzmir’in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu. Hain düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline “dur” diyen ve kanımızın son damlasını akıtmadan yurdumuzu bırakmayacağımızı dünyaya ispatlayan bu büyük zaferi her yıl, 30 Ağustos günü, bayram yaparak kutluyoruz. Sizler de Elinizde Bulunan ya da Kendi Yazdığınız Trafik İle İlgili Kompozisyonlarınızı ve Yazılarınızı Aşağıdaki Yorum Kutucuğu Aracılığıyla Paylaşarak Bizlere Ulaştırın… Bu Sayfada Yayınlayalım Zeki Sarıhan Osmanlı Devleti açısından Birinci Dünya Savaşı Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihinde bitti. Bu tarihi aynı zamanda Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç tarihi olarak kabul etmek gerekir. Lozan Görüşmelerinin başladığı 20 Kasım 1922’ye yaklaşık dört yıl kadar süren ve çeşitli aşamalardan gecen bu savaşın kazanılmasında aşağıda sıralanan 13 olgunun etmen olduğu söylenebilir. Bunlardan herhangi biri olmasaydı Türk Kurtuluş Savaşı herhalde kazanılamaz veya çok daha uzun sürerdi. BÜYÜK BİR MİLLET. Türk Kurtuluş Savaşının kazanılmasında en başta gelen olgu, Türklerin tarih boyunca büyük devletler kurmuş olması, bağımsız yaşamaya alışmış olmasıdır. 1918’deki büyük yenilgiye rağmen Türkler bu tarihsel geçmişten ötürü hâlâ büyük bir özgüven taşımaktaydılar. Nitekim İzmir’in işgali nedeniyle yapılan bütün mitinglerde altı yüz yılık bir imparatorluğun yok edilemeyeceğine vurgu yapılmıştır. DEVRİMLER ÇAĞI Birinci Dünya Savaşında yer yerinden oynamış, emperyalistlerin sömürgelerin varlığı üzerine kurdukları statü bozulmuş, yüzyılın ilk çeyreğinde kendini gösteren bağımsızlık ve sosyalist devrimlerin önü açılmıştır. Türkler bunu biliyor, Savaş sonu dünyasında kendilerinin onurla yer alacaklarını görüyorlardı. Özellikle 1917 Sovyet devrimi Türklere çok elverişi koşullar yaratmıştır. ÖNDER KADRONUN ÇAÇDAŞLIĞI Direnişi örgütleyen kadrolar, Tanzimat’tan beri Batı kültürüyle yetişmiş kişilerden oluşuyordu. Örgütlenme ve savaşma deneyimleri vardı. Savaşı örgütlerken hurafelere değil, modern anlayışlara ve tekniklere başvurmuşlardır. GERÇEKÇİ PROGAM Kurtuluş Savaşı kadroları, Birinci Dünya Savaşında İttihat ve Terakki yönetiminin maceracı politikalarından ders çıkararak Turancılık ve İslamcılık gibi akımlara kapılmamışlardır. Yeni açılan milletler dönemi de zaten buna elvermezdi. Türklerin yaşadığı topraklar üzerinde yeni bir vatan elde etme politikası belirleyerek bunu Misakı Milli programı olarak ilan etmişler ve bu programı gerçekleştirmeye çalışmışlardır. MİLLÎ SEFERBERLİK Kurtuluş Savaşı, işbirlikçiler dışında ülkedeki bütün sınıfların ve onların siyasi örgütlerinin gönüllü seferberliği ile kazanılmıştır. Ülkenin parçalanma ve milletin tutsak edilme projelerine karşı halk, Kuvayı Milliye birlikleri kurarak ve kongreler toplayarak örgütlenmeye ve mücadeleye devlet zoru olmadan, hatta devlete rağmen başlamıştır. DÜŞMAN CEPHEDEKİ ÇATLAKLARDAN YARARLANMA Türklerle çarpışan galip cephe içinde çıkar çatışmaları, onların bir bütün olarak hareket etmesini engellemiştir. Türk kurmaylar, düşman cephesindeki çatlaklardan yararlanarak onları birbirine karşı kullanmış, Sırası ile İtalya ve Fransa’yı tarafsızlaştırarak hatta İngiltere’ye karşı onları yanına alarak düşmanı teke indirmeye çalışmıştır. DÜŞMANIN DA YORGUN OLMASI Türkiye’nin karşısındaki güçler de dört yıllık bir savaştan çıktıkları ve hem askerleri hem halkları bu savaşta yorgun düştüğü için savaşı sonuna kadar götürememişler, İngilizler Yunanistan’ı Türkiye üzerine saldırtmakla birlikte savaşın ilerleyen aşamalarında onu yalnız bırakmışlardır. KIRLARAN ŞEHİRLERE Kurtuluş Savaşı, hükümet merkezinde bir askeri darbe ile kazanılamazdı. Urfa ve Antep’teki şehir savaşları sayılmazsa savaş, kırsal bölgede kurulan üslerden yürütülmüş, kurtarılmış bölgeler adım adım genişletilerek kıyılara yönelinmiş, başkent İstanbul en son siyaseten kurtarılmıştır. HATTI MÜDAFAA DEĞİL SATHI MÜDAFAA Savaşı yöneten kadrolar, bunun uzun süreli bir savaş olduğunu kavrayarak üstün düşman gücü karşısında geri çekilmeyi bilmişler, kuvvet toplayarak stratejik savunma yapmışlar ve saldırıya hazır oldukları zaman da stratejik saldırı ile askerî zaferi elde etmişlerdir. MİLLİ KAYNAKLARI HAREKETE GEÇİRME Yoksul ve yenik de düşmüş olsa, bir milletin kaynakları hiçbir zaman tükenmez. Kurtuluş Savaşı maddi ve insan kaynaklarının harekete geçirilmesiyle kazanılmıştır. SİLAH VE DİPLOMASİNİN BİRLİKTE KULLANILMASI Askerî harekâtla diplomasi birlikte kullanılmıştır. Savaş önderliği, Türkiye’nin isteklerinin kabul edilmesi koşuluyla karşı tarafa defalarca barış çağrısı yapmış, karşı taraftan gelen konferans isteklerine de olumlu yanıt vermiştir. Bunları yaparken savunma hazırlıklarını yapmaktan da geri durmamıştır. Zaferin namlunun ucunda olduğunu unutmamıştır. DEMOKRASİ İLE GÖNÜLLÜ BİRLİK Kurtuluş Savaşı, ülkede yaşayan Müslüman milliyetleri tek bir millet sayarak ve bunlardan birinin diğerine üstün olmadığını vurgulanarak, 1921 Anayasasına illerin özerk olacağını yazarak bunların emperyalizme karşı gönüllü birliğini sağlayabilmiştir. PROPAGANDA SAVAŞI İki taraf arasındaki savaşın aynı zamanda bir propaganda savaşı olduğu unutulmamış, Türkiye’nin davasını anlatmak, aynı zamanda içerideki kamuoyunu diri ve birlik halinde tutmak için basın yayın araçları devreye sokulmuştur. İstanbul’dan başka Anadolu’nun her yerinde meydan mitinglerinde ve ibadethanelerdeki vaazlarda halk aydınlatılmış ve heyecana getirilmiştir. Ayvalık, 28 Ağustos 2017 Benzer Haberler next Kurtuluş Savaşı böyle kazanıldı GİRİŞ 1028 GÜNCELLEME 1028 Burcu Bilgin'in haberi Atatürk, bu büyük zaferi Büyük Nutku'nda, ''Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesini ve ondan sonra düşman ordusunu tamamıyla yok eden veya esir eden ve kılıç artıklarını Akdeniz'e, Marmara'ya döken harekatımızı açıklayıcı ve vasıflandırıcı söz söylemeyi gereksiz sayarım'' diye anlattı. Ulusun topraklarını savunma mücadelesi, 10 Ocak 1920'de İnönü mevzilerinde Yunanlılarla şiddetli çarpışmaların ardından 1. İnönü Zaferi'nin kazanılmasıyla başarıya ulaşmaya başladı. 20 Ocak 1920... İlk Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edilirken 5 Şubatta TBMM'nin gizli oturumunda Londra Konferansı'na Ankara Hükümeti adına heyet gönderilmesi ve heyetin Meclis üyelerinden oluşması kararlaştırıldı. Bekir Sami Bey başkanlığındaki heyet, 6 Şubatta Ankara'dan hareket etti ve 21 Şubatta başlayan konferans 12 Martta sona erdi. TBMM hükümeti ile Rusya arasında 16 Martta Moskova Anlaşması imzalandı. Masa üzerindeki zaferleri, meydanlardaki zaferler izliyordu. 1 Nisanda 2. İnönü Zaferi kazanıldı. 5 Ağustosta Mustafa Kemal'e geniş yetkilerle ve 3 ay süreyle Başkumandanlık tevcih eden kanun TBMM'de kabul edilirken, 23 Ağustos 1920 günü Yunan ordusu taarruza geçti ve Sakarya Meydan Muharebesi başladı. 26 Ağustosta Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın şu emri geldi ''Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz'' O gün saat topçu ateşiyle Kocatepe'den Büyük Türk Taarruz başladı. Türk süvarileri, 9 Eylülde İzmir'e girdi ve Kadifekale'ye Türk bayrağı çekildi. 13 Eylülde Sakarya Meydan Muharebesi sona ermiş, düşmanın Sakarya Nehri'nin doğusunda imha edilmesiyle zafer kazanılmıştı. Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle 14 Eylülde genel seferberlik ilan edildi. -''GAZİ'' UNVANINI ALDI Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 19 Eylülde ''Gazi'' unvanı ve mareşal rütbesini aldı. Yeni yılın başlangıcında Mersin ve Adana düşman işgalinden kurtulmuştu. Dört bir bucak Türk topraklarının düşman çizmesi altındaki esareti birer birer sona eriyordu. Kendisi de cepheye hareket eden Mustafa Kemal, saatler ilerleyip sonuç alınınca 31 Ağustos sabahı savaş meydanını dolaştı. Mustafa Kemal, gördüğü manzarayı törende, ordunun zaferinin büyüklüğünü, buna karşılık ''hasım ordunun'' uğratıldığı felaketin dehşetini ve savaş meydanından toplanan ölülerin, esir kafilelerinin oluşturduğu görünümün ''bir mahşeri'' andırdığını özenle kurduğu cümlelerle aktardı. Mustafa Kemal Atatürk, anıtın, ''Türk vatanına göz dikeceklere Türk'ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, hücumunu, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacağını'' da kaydetti. -ATATÜRK, ''30 AĞUSTOS''U ANLATIYOR- Büyük Taarruz'un mimarı Atatürk, Büyük Nutku'nda 30 Ağustos'u şöyle anlattı ''...Efendiler, 26-27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, düşmanın Karahisar'ın güneyinde 50 ve doğusunda 20-30 kilometre uzunluğundaki müstahkem cephelerini düşürdük. Yenilen düşman ordusunun bütün kuvvetlerini, 30 Ağustosa kadar Aslıhanlar yöresinde kuşattık. 30 Ağustosta yaptığımız savaş sonunda düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve esir aldık. Düşman ordusunun başkomutanlığını yapan General Trikopis de esirler arasına girdi. Demek ki, tasarladığımız kesin sonuç, beş günde alınmış oldu. 31 Ağustos 1922 günü ordularımız ana kuvvetleriyle İzmir'e doğru yol alırken diğer birlikleriyle de düşmanın Eskişehir'in kuzeyinde bulunan kuvvetlerini yenmek üzere ilerliyorlardı. Doğrudan doğruya bana gönderilen bir telsiz telgrafta da İzmir'deki İtilaf Devletleri konsoloslarına benimle görüşmelerde bulunma yetkisinin verildiği bildirilerek, onlarla hangi gün ve nerede buluşabileceğim soruluyordu. Buna verdiğim cevapta da 9 Eylül 1922'de Kemalpaşa'da görüşebileceğimizi bildirmiştim. Gerçekten de söz verdiğim gün, ben Kemalpaşa'da bulundum. Fakat görüşme isteyenler orada değildi. Çünkü ordularımız, İzmir Rıhtımında ilk verdiğim hedefe, Akdeniz'e ulaşmış bulunuyorlardı. Saygıdeğer efendiler, Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesini ve ondan sonra düşman ordusunu tamamıyla yok eden veya esir eden ve kılıç artıklarını Akdeniz'e, Marmara'ya döken harekatımızı açıklayıcı ve vasıflandırıcı söz söylemeyi gereksiz sayarım. Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekat Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklal düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evladı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur.'' < Kurtuluş Savaşı nasıl kazanıldı, biliyor musunuz?-Ümit Sürmeli-Yeni Meram Gazetesi Türk Milleti diye bir millet yoktu. Emperyalistler, padişahın teslim olduğu ve en aşağılık antlaşmalarla MONDROS VE SEVR ANTLAŞMALARI Anadolu Halkı’nı, yüzyıllarca kahırlarını çektikleri bir hanedanın sayesinde esir almaya, topraklarımızı paylaşmaya hazırlanıyorlardı. Mustafa Kemal’e bu savaşı nasıl kazanacaksın, ORDU YOK’ dediler. KURULUR’ dedi. PARA YOK’ dediler. BULUNUR’ dedi.DÜŞMAN ÇOK’ dediler. YENİLİR’ dedi. Tarih bilmezlere, klavye üzerinde, cep telefonlarıyla, en modern iletişim kaynaklarını kullanarak, gerçekleri saptırıp, okumadan ahkam kesenlere yazıyorum. Utanırlar mı? Hiç sanmıyorum! Öylesine hesap gününü unuttular ki....! Bu yüce kahramanın kendilerine kazandırdığı vatan topraklarında edepsizce ona, silah arkadaşlarına, hizmetlerine saldırmayı iş edindiler. Kurtuluş Savaşımız’ı Atatürk’ün haykırdığı Köylü bu milletin efendisidir’ dediği, Anadolu’nun gerçek sahibi Türk Köylüsü ve onun alın teri ile kazandığımızı anlatacağım. Tekalif-i Milliye Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Ankara’da Başkomutanlık Karargahını oluşturduktan sonra ordunun lojistik işlerini ele almış ve daha o zaman topyekün savunma ilkeleri ile ilgili bir plan hazırlamıştı. 7-8 Ağustos 1921Savaş Yükümlülüğü adıyla 10 emir yayınlandı. 1-Halk, istenen mallarını devlete verecektir. 2-Halk ve tüccar, elinde bulunan işlenmiş ve yarı işlenmiş malların yüzde 40’ını devlete verecek ve bunların bedeli, verilen senetlerle ileride ödenecektir. Savaş galibiyetle sonlandı ve bu bedeller tek tek ödendi 3-Halk elindeki taşıt araçlarıyla, ordunun malzemesini parasız taşıyacak. 4-Ülkeyi terk etmiş olanların mallarından, ordu gereksinmesine yarayacak olanlara el konulacaktır. 5-Halkın elinde bulunan bütün silah ve cephane teslim edilecek. 6-Bazı zanaat sahipleri ve bazı imalathaneler cüzi bir ödeme karşılığında belirli işleri yapmakla görevlendirileceklerdir. 7-Her ev çorap, fanila, işlik örerek, katkıda bulunacak. 8-At, eşek, katır fazlası orduya verilecek. 9-Ordu için gerekli malzemeler mağazalardan alınacak. Ankaralı İş Adamı Vehbi Koç anılarında alınan malların bedelinin, devletin kendilerine verdiği borç makbuzları’ karşılığında Kurtuluş Savaşı kazanılıp, cumhuriyet kurulunca tek tek ödendiğini belirtir. Bu kararlarla ordunun silah, mühimmat, elbise, çorap, ayakkabı, yiyecek, içecek, çadır vb. her türlü gereksinimi olağanüstü bir gayret ve halkın liderine duyduğu güvenle tam 1 ay gibi kısa bir sürede tamamlandı. İşte 2018 yılının çocuklarının, gençlerinin adını duymadıkları, cismini görmedikleri kağnı kolları’ ile bu mühimmatlar cepheye günlerce, aylarca, yıllarca taşındı. Kağnı kollarındaki Anadolu Kadını, donarak öldü, bebesini samanlara sardı, yorganını, taşıdığı savaş mühimmatlarına örttü, öküzü öldü, kendini koştu arabaya. Doğurdu bebesini çabutlara sardı ama cepheye Mustafa Kemal Paşasına, emanetini yetiştirdi. Kurtuluş Savaşı’nı Yok Sayanlar’ her şeyden önce işte bu gerçeklerle yaşayacak ve TÜRK’ün ateşle imtihanını unutturamayacaksınız! İsmet İnönü Paşamız’ın anılarında yer alan ve Lozan Konferansı’nda Fransızlarla arasında geçen konuşmayı tarih bilmezlere, bilmezden gelenlere aktarıyorum. Ben Lozan Konferansı sırasında, halkın mallarının yüzde 40’ını aldık ve savaşı böyle büyük bir destekle kazandık deyince, adamların gözleri faltaşı gibi açıldı. Nasıl yaptınız? Nasıl aldınız? diye sordular. Aldık, başka çaremiz yoktu. Savaşı da böyle kazandık, dedim. Anılarında İsmet Paşa devam ediyor. Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği Tekalif-i Milliye emirleri ile ordunun bütün gereksinimleri karşılandı. Sakarya gerisinde ordumuz, büyük ordularda bulunan her türlü araç ve gereçle donatıldı. İnsan gereksinmesi de karşılanmış, yiyecek ve donanım bakımından sıkıntıları olmayan bir ordu haline getirilmişti. Bütün bunlar bir aydan az bir zaman içinde gerçekleştirilmişti. Olağanüstü bir durum, olağanüstü bir çaba. Tekalif-i Milliye kararlarının kusursuz uygulanması için güçlü bir menzil örgütlenmesi gerekiyordu. 1921 yılında Manastırlı Miralay Kazım Paşa, Batı Ordusu Menzil Müfettişi olarak Konya’ya geldi. Bu efsane bakın kimlere, nasıl görevlerle verilmiş, kimlerle bu efsane yaratılmış? Sizlere bir kaç örnek vereceğim, Nalcılık işlerinin başına uzun süre Bavyera’da nalbantlık öğrenmiş bir subay getirildi. Deri işleme işliklerinin başına, eski terimle DabağhanelereI’e Almanya’dan uzmanlar getirtildi. Kıtaların müzik gereksinimleri unutulmamış, takım takım bandolar yetiştirilerek onlar için müzik aletleri getirtilmiş. İşlemeyen demiryollarının rayları sökülmüş, top kaması ve yedek parçalar yaptırılmış. bütün bunlar, adını her yerden sildiğiniz, adını anmamaya yemin ettiğiniz Atatürk’ün emriyle ve Konya halkının gayretleriyle, Konya levazım örgütünün atölyelerinde yapılmıştır. Başta Miralay Kazım Paşa olmak üzere, en büyük subayından, en küçük çırağına kadar herkesin gayreti ile tamamlanarak, savaşın başarısına büyük katkı sağlanmıştır. Çok bayıldığınız Osmanlı’nın saltanatlı günlerinde, tamamı dışarıdan getirtilen her şey, daha Kurtuluş Savaşı yıllarında, Mustafa Kemal Paşamız’a yokluklar içindeki Konyamız destek vererek, katkıda bulunmuştur. Kurtuluş savaşı denilince büyük bir başarı öyküsü, dünyaya ibretlik bir destan gelir aklıma. Destan diyorum zira Destan milletleri derinden etkileyen tarihî ve sosyal olayları anlatır. Anadolu’nun karış karış her tarafı düşmanlar tarafından işgal edilmiş, yokluk açlık, teknik donanımı olmayan bir milletin sadece var olmak için iman gücü Vatan sevgisiyle verdiği mücadelesinin başarısıdır Kurtuluş savaşı. Mustafa Kemal’in liderliğinde kadını, erkeği, çocuğuyla verilen bu mücadelede nice insanlarımız, nice çocuk yaşta denilen evlatlarımız hayatlarını kaybetmişlerdir. Dört yıl süren Kurtuluş savaşı kendi canlarını hiçe sayan insanlarımızın bizlere, bu gün ki refah, huzur, özgürlük, hak ve hukukun işlediği, eşitliğin olduğu tek bayrak altında tek yürek olarak atan, vatan sevgisiyle yaşamamızı armağan etmişlerdir. Kurtuluş savaşının başarıyla sonuçlanması ile Dünya liderlerinin çeşitli övgü dolu sözleri olmuştur. Lloyd George “Arkadaşlar, yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dahi çağımızda Türk Milleti’ne nasıp oldu. Mustafa Kemal’in dehasına karşı elden ne gelirdi.” Yaşanmışlıklar ulusların geleceğini etkilemiştir. Başa dön tuşu

kurtuluş savaşı nasıl kazanıldı kompozisyon