🌃 Harflerin Yapısal Özellikleri Ne Demektir

Etiket harflerin özellikleri. Yükleniyor Mar 10. Harflerin Özellikleri (İnce, Kalın ve Peltek Harfler) – Yaz Kur’an Kursu Kur’an Öğreniyorum 3.Bölüm. uygun güzel bir şekilde ne eksik ne fazla okumak demektir.5 Kur'ân kıraatinin ana dinamiğini oluşturan harflere ve harflerin doğru telaffuzuna vurgu yapılan bu tanımda, harflerin incelik, kalınlık, ses ve nefes akışı gibi tüm yapısal özellikleri üzerinde odaklanılmıştır. 1.1.2.Tecvidin Konusu Seefull list on cokbilgi.com Sesler/ Harfler Akciğerlerden gelen havanın, ses yoluyla oluşturduğu titreşime ses denir. Dildeki seslerin her birini gösteren işaretlere harf adı verilir. Bir dildeki sesleri gösteren, belli bir sıraya göre dizilmiş harflerin bütününe alfabe (abece) denir. Türkçede 29 ses ve bu sesleri simgeleyen 29 harf vardır. Böyle bir liderle çalışmak durumunda kalan birey strese girebilir. Son olarak çatışan kişilikler ve davranışlar da strese kaynaklık edebilir. Çatışma, iki ya da daha fazla bireyin kişilikleri, tutum ve davranışlar farklı olsa da, birlikte çalışmak zorunda kaldıklarnda ortaya çıkar (Moorhead, Griffin, 1992: 459). LastiğinYapısal Özellikleri Tekerlek lastiklerinin yapılarında, gerek yüksek mukavemeti karşılamak üzere naylon,rayon,polyester gibi elyaf esaslı kordlarla, çelik kordlar bulunmaktadır. Temelharflerin düz çizimlerinde kullanılır. Trilin çizgi çubuğu: Temel harflerin düz çizimlerinde kullanılır. Trilinli pergel: Yuvarlak anatomili temel harfler için örneğin; «0» gibi ve buna benzer yuvarlak harflerin çiziminde kullanılır. 1.3.3. Mürekkepli Yazı Gereçleri Nereseptörlerin özellikleri, kısaca gözden geçirilmiştir. Biz tipi ve yapısı analiz cihazları gitmek sunuyoruz. Başlamak için, biz "analizörü" kavramının kendisini tanıtmak. sinyallerini analiz etmek için izin Bu kompleks sistem sinir yapıları, dışarıdan alınan. çeşitli kriterlere göre onları sınıflandırmak Can kelimelerinanlamına dikkat etmeden, sadece kelimenin yazıldığı harflerin rengini söylemeleri istenmektedir. Eğer kişi kelimelerde ne yazdığına dikkat etmeden kelimenin rengine dikkatini odaklarsa, kelimenin rengini çok kısa bir sürede söyleyebilir. Bu durumda bozucu bir etki yok demektir. Friday, October 05, 2007. BÜYÜLÜ KANEPE. Kumaşı karanlığın teninden. deseni ense ağrısından. elleri yorgun bir bedenin belinde yitikliği yoklar. nabızlara dram yükleyen gecenin. turuncu zehiri sürülür bakışlarına. arayış oturuşlarıyla. izlenimi yanıltıcı. ⚡️ ️👇🏻 Tüm videolara buradan ulaşabilirsiniz 👇🏻 ️⚡️🔥 Akıl ve Zeka Oyunları :👉 https://youtube.com/playlist?list=PLJZE 29 Nisan 2022, 15:54 - Zülal Güneş Yazdı. 4. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Sayfa -14. Cevapları Özgün Yayınları. 5aMycP. Dil ve Dilbilim İnsanlar için yürümek, koşmak, oturmak, kalkmak ne kadar doğalsa, birbirleri ile iletişim kurmak da o kadar doğaldır. İnsanlar bir araya geldiklerinde birbirleriyle konuşurlar, soru sorarlar, görüşlerini paylaşırlar, bilgi alışverişinde bulunurlar. Halen dünyada sayıları 3,000-6,000 arasında değiştiği düşünülen dil bulunmaktadır. Çince gibi bir milyardan fazla konuşucusu bulunan diller olduğu gibi, konuşucu sayısı yalnızca 200-250 olan diller de bulunmaktadır. Dil, insanları diğer canlılardan ayıran en temel özelliklerden biridir. Birçok toplumda bir çocuğun ilk sözcüklerini söylemesi anne-babasını ne kadar sevindirirse, bazı toplumlarda yeni doğan çocuklar ilk sözcüklerini söyleyinceye kadar toplumun bir parçası olarak sayılmamakta, ancak konuşmaya başladıklarında insan’ olarak kabul edilmektedir. Dil Bilmek Ne Demektir? Dil bilmek algılanan/duyulan iletinin içerdiği sesleri ayırt edebilme ve ayırt edilen seslerin bileşimlerinden hangilerinin anlamlı olduğunu, bu anlamın ne olduğunu anlayabilmektir. Bir konuşucu için ise dil bilmek, dinleyiciler tarafından anlaşılabilen, kabul edilebilen bir ileti oluşturabilmek demektir. Başka bir deyişle, dil bilmenin bir başka boyutu da konuşucu tarafından dinleyicinin bildiği seslerin oluşturulmasıve bunların dinleyicinin kabul edeceği biçimde birleştirilmesidir. Her dil için hangi birimlerin olduğunu, hangi yapı için hangi birimlerin seçileceğini ve bu birimlerin nasıl birleştirildiğini bilmeyen kişiler, o dili bilmiyordur. Dil bir kurallar dizgesidir. Bir dizge, o dizgeyi oluşturan birimlerden ve o birimlerin kurallı biçimde dizilişinden oluşur. Dil bilmek, o dilin birimlerini ve birimler ile ilgili kurallarıbilmek demektir. Ancak,insanlar arasında iletişim yalnız konuşma dili ile olmaz. İşitme engelli kişiler el hareketleri ve yüz-vücut hareketleri ile ifade edilen işaret dili’ ile iletişim kurarlar. İşaret dilleri de, konuşulan diller gibi, doğal dillerdir; iki dil türünün arasındaki fark, konuşulan dillerin kendilerini ifade etmek için ses kullanmaları, işaret dillerinin ise, ses kullanamadıkları için, ifade etmek istedikleri anlamı el, yüz ve vücut hareketleri ile aktarmalarıdır. Bir dilin dilbilgisi dört ana bileşenden oluşursesbilim, biçimbilim, sözdizim, anlambilim. Sesbilim, o dilde bulunan ses birimlerinin niteliği, dağılımı ve birleşimlerini belirleyen kuralları içerir; biçimbilim sözcüklerin yapısı, en küçük anlam birimleri olan biçim birimlerin özellikleri, dağılımı ve birleşimlerini belirleyen kuralları içerir; sözdizim tümce yapısını belirleyen birim ve bunların dağılımını ve birleşimlerini belirleyen kuralları içerir; anlambilim dilin anlam yapısını inceler. Bütün insanlar anadili olarak konuştukları dilin sesleri hakkında çoğu zaman niteliğini tam olarak ifade edemediği ama kendi dilinin bir birimi olup olmadığı üzerinde kesin bir karar verebileceği içsel bir bilgiye sahiptir. Anadili konuşucularının içselleştirmiş oldukları başka bir bilgi de seslerin sözcük içinde dizilişleridir. İletişim, bir dilde çıkarılan sesler ve bu seslerin dilin ses yapısına uygun olarak dağılımı ve dizilişini belirleyen kurallara uygun olarak art arda sıralanmasıile kurulur. Ancak sesler tek başlarına anlamsızdır. Sözcükleri oluşturan sesler onların biçimi, anlamlarıda sözcüklerin göndergeleridir, bir kavramı temsil ederler. Sözcükler biçim-anlam birleşimleridir. Doğal dillerde sözcüklerin biçimleri ile anlamları/ göndergeleri arasındaki ilişki doğal değildir. Örneğin, su içmek için kullandığımız ve camdan yapılmış olan konik nesnenin Türkçede adının bardak olmasıya da ekmek kesmek için kullanılan kesici aletin adının bıçak olması belirttikleri nesne ile sözcükleri oluşturan sesler arasında bulunan doğal bir ilişkiden biçimleri ile anlamları arasındaki ilişki rastlantısaldır. Türkçe konuşanlar arasındaki toplumsal anlaşma sonucu ortaya çıkmıştır, uzlaşımsaldır. Sözel iletişim kurarken, sözcüklerden oluşan tümcelerle konuşuruz. Kendi başlarına anlamsız olan ve dildeki en küçük birimler olan seslerin birleşmesi ile oluşan sözcükler bir araya gelerek öbekler, öbekler biraraya gelerek tümce oluştururlar. Sözcükler tek bir anlamlıbirim olabileceği gibi birden fazla anlamlı birimden de oluşabilir. En küçük anlamlı birimlere biçimbirim denir. Dilin en temel özelliklerinden biri, dillerde tümce sayısının sonsuz olmasıdır. Bir dilde üretilebilecek tümcelerin hepsini sıralamak olanaksızdır, çünkü dil yaratıcıdır. Konuşma sırasında konuşucular daha önce hiç kurmadıkları ve başkalarından duymadıkları tümceler kurarlar. Anadili konuşucuları aynı zamanda hangi yapıların dilbilgisel olduğunu hangilerinin dilbilgisi dışı olduğunu bilir. Anadili konuşucuları, konuştukları dilde bir yapının dilbilgisel olup olmadığına dair dilbilgisellik değerlendirmeleri yapabilirler. Dillerin bir başka özelliği de, tümce uzunluğunda bir kısıtlama olmamasıdır; tümce yapısı özyineleyicidir. Tümcelerde içe yerleştirilmiş yan tümcelerin sayısı sonsuzdur. Anadili konuşucuları, sözcüklerin ve tümcelerin ne anlama geldiğini anlarlar. Bir konuşucunun yaptığ ıanlam sapmalarını anlarlar; genellikle bir sapma, anlam genişletmesi ya da daraltması olan durumları anlamakta zorluk çekmezler. Aynı biçimde, kendileri anadillerinin yapılarını, istedikleri anlam ve amaçta kullanabilirler. Sözcüklere yeni anlamlar yükleyebilirler, anlam sapmaları yapabilirler, sözcüklerin anlamlarını genişletebilirler ya da onları dar anlamda kullanabilirler. Dil Yetisi ve Edim Dilin yapısı hakkında yukarıda bahsettiğimiz bilgiler, anadili konuşucuları tarafından içselleştirilmektedir. Ancak içselleştirilmiş bu bilginin niteliği ile bilginin uygulanması arasında bir ayrım vardır. Bu ayrım dil yetisi ile dil edimi arasındaki ayrımdır. Bir anadili konuşucunun içselleştirmiş olduğu bilgi onun dil yetisini oluşturur. Anadili konuşucusunun içselleştirmiş olduğu bilgi, onun şimdiye kadar hiç duymadığı bir tümceyi anlamasını ve şimdiye kadar hiç söylemediği bir tümceyi söylemesini mümkün kılar. Ancak anadili konuşucuları dillerinin tüm yapılarını içselleştirmiş olmalarına karşın, bir iletişim ortamında dilbilgisel yapılar oluşturamadıkları anlar olur. Yorgunluk, uykusuzluk gibi fiziksel nedenler ya da sınav heyecanı, önemli bir iş görüşmesi yarattığı baskı gibi psikolojik nedenlerden dolayı, bazen tümce kurmakta, istediğimiz sözcükleri bulmakta zorluk çekeriz. Bu durumu ortaya çıkaran nedenler ortadan kalktığı zaman, anadili konuşucusunun dil edimi sorunları yok olur ve yapıları oluşturmada ya da sözcük bulmadaki sorunları sona erer. Dilbilgisi Nedir? Dilbilimde dilbilgisi terimi bir anadili konuşurunun konuştuğu dilin yapısı hakkında içselleştirmiş olduğu bilgiyi ifade eder. Bu tür bilgiyi içeren dilbilgisine betimlemeli dilbilgisi denir. sözcük oluşturmak için o dilde bulunan seslerin birleştirilmesinde etkin olan ses kurallarınıiçeren sesbilim, sözcüklerin içyapısınıbelirleyen kurallarıiçeren biçimbilim, sözcüklerin birleşerek öbek oluşturmasını ve öbeklerin birleşerek tümce oluşturmalarında etkin olan kuralları içeren sözdizim ve sözcüksel ve tümcesel düzeylerde anlamı belirleyen kuralları içeren anlambilim bileşenlerinin özellikleri. Kuralcı dilbigisi dile kuralcı bir yaklaşım içeren dilbilgisidir. Bunlardan bazıları dilde bulunan bazı yapıların diğerlerine göre kabul edilemez/yanlış’ olduğunu ve bu yapıların kullanımının iyi’ ya da güzel’ dil kullanımı olmadığını savunan, değer yargılarına dayalıkuralcı’ yaklaşımı benimsemişlerdir. Bir dili başka dil konuşurlarına öğretmek amacı ile yazılmış olan dilbilgileri olan öğretici dilbilgisi kitapları, dilbilgisi’ terimini genel dilbilimde kullanılan anlamdan farklı bir biçimde kullanır. Dil Evrenselleri Dünyada çok sayıda dil vardır. İki ayrıdilin anadili konuşurlarının birbirleri ile iletişim kurabilmeleri için birisinin diğer dili öğrenmesi gerekmektedir. Diller birbirlerinden çok farklı gibi dursalar da hepsinde bulunan birçok dil özelliği vardır. Bütün dillerde bulunan bu özellikler dil evrenselleridir. Diller ad, eylem gibi sözcük ulamları arasında ayrım yapar; dillerin sözdizimsel yapıları içinde ad öbeği, eylem öbeği gibi öbek yapılarıvardır. Böylece bir dilin dilbilgisinin iki tür kuralı içerdiğini görmekteyiz; a. Evrensel kurallar, b. Dile özgü kurallar. Dil Edinimi Çocuklara anadilleri öğretilmez. Çocuklar doğdukları andan itibaren etraflarında konuşulan dilin özelliklerini herhangi bir eğitim görmeden içselleştirirler. Çocukların anadillerini içselleştirme sürecine dil edinimi denir. Dil edinimi, tüm çocukların geçirdikleri bir süreçtir;tüm çocuklar doğmuş oldukları dil ortamından bağımsız olarak aynı süreçten geçerler. 3-4 yaşına gelmiş olan bir çocuk, yetişkinlerin yaptığı birçok şeyi yapamazken, etrafında konuşulan dilin temel yapılarını içselleştirmiş olup anadilinde söylenileni rahatça anlayıp kendisi de o dilde etrafındaki yetişkinlerle iletişim kurabilmektedir. Dilbilim Nedir? Dilbilim bu dilleri inceleyen bilim dalıdır. Bir bilim dalınıdiğer alanlardan ayıran özellik, o alanda yapılan çalışmaların bir yöntem çerçevesinde yürütülmesidir. Dilbilimin inceleme alanıdildir. Dilbilim insan dili denilen olgunun özelliklerini araştırır ve onun niteliğini ortaya çıkarmayı amaçlar. Betimlemeli dilbilim dillerin kendilerine özgü birim ve kurallarınıele alır. Her dilin sesbilimsel, biçimbilimsel, sözdizimsel ve anlambilimsel özelliklerini betimler. Dilbilgisi kitaplarındaki kurallar, o dilin anadili konuşucularının dilbilgisel olarak kabul ettikleri yapı kuralları betimler. Kuramsal dilbilim dillerde görülen özellikleri, bir kuram çerçevesinde açıklamayı amaçlar ve bu dile özgü nitelikleri dil evrenselleri çerçevesinde ele alır. Metindilbilim bir metni oluşturan öğelerin ve metindeki dilsel düzenleri çözümlenmeyi amaçlamaktadır. Gerek sözlü gerek yazılımetinleri işlev ve iletişim değeri açısından ele alır ve bunları metni oluşturan öğelerin yapısal ve işlevsel düzenleri, metin tür ve alt türleri, ve biçembilim ve sözbilim ilişkileri açısından inceler. Söylem çözümlemesi yazılı ve sözlü dilde tümcelerin, sözcelerin ya da işlevsel birimlerin daha büyük birimler oluşturmalarının, kısaca, dil kullanımının incelenmesi işlemidir. Söylem çözümlemesinin başlıca ilgi alanlarıolarak konuşmada sıra düzeni, konuşmacıların rolleri, konu, konu değiştirme gibi konuşma çözümlemesi, ad-adıl ilişkileri, kavramlar arasındaki ilişkileri kapsayan bağlaşıklık, bağdaşıklık ilişkileri, konuşanlar arasında uzaklık yakınlık, el yüz devinimlerini kapsayan iletişim ilkeleri, ve selamlaşma, açıklama, özür dileme gibi değişik dilsel işlevlerin gerçekleşmesini araştırır. Dillerin bir başka boyutu da sürekli bir değişim içinde olmalarıdır. Bu tarihsel değişim bütün diller için geçerlidir. Art zamanlı dilbilim dillerin tarih içinde geçirdikleri değişiklikleri ele alır ve bir dilin daha önceki devreleri ile sonraki devreleri arasında dilde görülen yapısal değişiklikleri saptamayı amaçlar. Art zamanlı dilbilimin bir başka araştırma alanıda dillerin hangi dil ailesine ait olduğunu belirlemek ve bu ailenin ortaya çıkmasına neden olmuşolan, o aileye bağlı tüm dillerin atasıolan anadil’in yapısını belirlemeye çalışmaktadır. Toplumdilbilim dilin toplum içinde kullanımını inceler. Dil kullanımında konuşucuların yaşı, cinsiyeti, eğitim düzeyi ve birbirlerine yakınlık derecesi kullanılan dil yapısınıbelirler. Toplumdilbilim etmenlerin niteliğini ve dil kullanımı üzerine etkisini araştırır. Toplum dilbilim aynı zamanda bir dil topluluğunda yörelere bağlıolarak gösterdikleri farklılıkları inceler ve yöreler arasındaki dil farklılıklarının niteliğini saptamayı, bu farklılıkların dağılımını ve sınırlarını belirten dil atlası oluşturmayı amaçlar. Çocukların dil edinim süreçleri ruhdilbilimciler tarafından araştırılmaktadır. Ruhdilbilimciler aynızamanda, dil bozukluklarıüzerine çalışmakta ve afazi, disleksi gibi çeşitli dil bozuklukları sergileyen konuşucuların dil özelliklerinin niteliğini araştırmaktadırlar. Dilbilimin alanlarından biri de ikinci dil edinimidir. İkinci dil edinim sürecinin niteliğini saptamaya çalışan bu alan, aynızamanda ikinci dil edinimi ile anadili edinimi arasındaki benzerlik ve farkları belirlemeye çalışmaktadır. Uygulamalıdilbilim, dil öğretiminde etkili olacak dil öğretim yöntemleri üzerinde durmakta ve ikinci dil öğreniminde ne gibi etmenlerin öğrenim sürecini etkilediğini araştırmaktadır. İşaret Dili İşitme engelli çocuklar, konuşulan dillerin temelini oluşturan sesleri duyamadıkları için işitme engelli olmayan çocuklar gibi konuşulan dili edinemezler. Ancak dil insanlara özgü, içgüdüsel bir olgudur. Bunun en önemli kanıtlarından biri de işitme engellilerin ses yerine el, yüz ve beden hareketleriyle oluşturdukları işaretler ile iletişim kurmalarıdır. Konuşulan diller gibi, işaret dilleri de yaratıcıdır. İşaret dillerinde de sonsuz sayıda tümce üretilir. eğitim öğretim ile ilgili belgeler > konu anlatımlı dersler > Türkçe dersi ile ilgili konu anlatımlar > ses bilgisi ile ilgili konu anlatımlar ÜNLÜLER, SESLİLER, ÜNLÜ HARFLER, ÖZELLİKLERİ İLE İLGİLİ GENEL BİLGİ TÜRKÇE DERSİ KONU ANLATIM Ses yolunda herhangi bir engele uğramadan çıkan seslerdir. Ünlüler tek başlarına söylenebilen, tek başlarına hece ya da sözcük olabilen seslerdir. Türkçe'de bütün ünlüler aynı değerdedir. Uzun ya da kısa ünlü olmaz. Bu nedenle içinde uzun ünlü bulunan sözcükler Türkçe olamaz. Ünlüler, kalın-ince, düz yuvarlak, geniş-dar olma özelliklerine bilgi göre aşağıdaki şemada olduğu biçimde gruplandırılır. Düz Yuvarlak Dar Geniş Dar Geniş Kalın ı a u o İnce i e ü ö -Kalın sesliler a,ı,o,u -İnce sesliler e,i,ö,ü -Düz sesliler a,e,ı,i -Yuvarlak sesliler o,ö,u,ü -Geniş sesliler a,e,o,ö -Dar sesliler ı,i,u,ü SES OLAYLARI, SES BİLGİSİ ÖZET ANLATIM Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda titreşiminin kulağın duyabildiği derecesine ses denir. Ses, dilin en küçük birimidir. Konuşmamıza yarayan sesler, birer şekille gösterilir. Bu şekillere harf denir. Türkçede sesler, ses yolundaki biçimlenişlerine göre ikiye ayrılır 1. Ünlüler Sesliler 2. Ünsüzler Sessizler ÜNLÜLERİN ÖZELLİKLERİ VE ÜNLÜLERDE UYUM Ünlüler, ses yolunda bir engele uğramadan çıkan seslerdir. Bunlar tek başına okunur ve heceleri oluşturur. Türkçede 8 tane ünlü harf vardır a, e, ı, i, o, ö, u, ü Ünlüler, söyleniş özelliğine, dilin ve ses yolunun aldığı biçimlere göre değişik özellikler gösterir. Şimdi bu özellikleri aşağıdaki tabloda inceleyelim. ÜNLÜ UYUMLARI Türkçede 2 çeşit ünlü uyumu vardır 1. BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU Bu konuyu bilebilmemiz için öncelikler Ünlü Harflerden KALIN olan ünlüleri ve İNCE olan ünlüleri bilmemiz gerekir. Kalın Ünlüler a, ı, o, u ünlü harfleridir. İnce Ünlüler e, i, ö, ü ünlü harfleridir. Şimdi gelelim bu uyumun ne olduğuna. Bu uyumda kelimenin ünlü sesli harflerinin ya hepsi KALIN ÜNLÜ ya da hepsi İNCE ÜNLÜ olacak. Bir de bu kural için kelimenin sadece ÜNLÜ HARFLERİNE bakılır. Aşağıdaki örnekleri inceleyelim. Ünlü harflerin altlarındaki "k" harfi kalın ünlü, "i" harfi ince ünlü demektir. Örnekler Ağaçlık=> ünlü harflerinin hepsi kalındır. Öyleyse Büyük Ünlü Uyumuna UYAR. Çiçekçi=> ünlü harflerinin hepsi incedir. Öyleyse Büyük Ünlü Uyumuna UYAR. Domates=> ünlü harflerin hepsi ince veya kalın DEĞİL. Öyleyse Büyük Ünlü Uyumuna UYMAZ. Vücut=> ünlü harflerin hepsi ince veya kalın DEĞİL. Öyleyse Büyük Ünlü Uyumuna UYMAZ. İnsan=> ünlü harflerin hepsi ince veya kalın DEĞİL. Öyleyse Büyük Ünlü Uyumuna UYMAZ. Sürahi=> ünlü harflerin hepsi ince veya kalın DEĞİL. Öyleyse Büyük Ünlü Uyumuna UYMAZ. Büyük Ünlü Uyumuyla İlgili Kurallar Öncelikle iki altın kuralımız var, bunları unutmayın 1. ALTIN KURAL Tek heceli kelimelerde al, sat, gel, git, uç… bu kurala bakılmaz. Büyük Ünlü Uyumu bu kelimelerde aranmaz. Çünkü sadece bir tane ünlü harf vardır. 2. ALTIN KURALBirleşik kelimelerde Çanakkale, kuşburnu, ağaçkakan… bu kurala bakılmaz. Büyük Ünlü Uyumu bu kelimelerde aranmaz. Çünkü birden çok kelime vardır. Uyarı “Uymadığı halde Türkçe olanlar” konusu kafanızı karıştırmasın. Kelimenin yabancı olup olmaması bizi ilgilendirmez. Bizim bilmemiz gereken kelimenin tüm ünlü harfleri kalın mı yoksa kelimenin tüm ünlü harfleri ince mi ona bakmaktır. Örnekler Background => uyar Where => uyar Konkordans => uyar Kalorifer => uymaz Diğer Kurallar -Büyük ünlü uyumuna uymayan çok az Türkçe sözcük vardır. Örnek ana anne, alma elma, kangı hangi, karındaş kardeş -Büyük ünlü uyumuna aykırı sözcükler genellikle yabancı kökenlidir. Örnek Silah, gazete, mevcut, insan 2. KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU Ünlülerin düzlük – yuvarlaklık, darlık – genişlik bakımından uygunluğudur. Bu kurala göre; Türkçede düz ünlülerden a, e, ı, i sonra düz ünlüler a, e, ı, i gelir. Yuvarlak ünlülerden o, ö, u, ü sonra ya düz-geniş ünlüler a, e ya da dar-yuvarlak ünlüler u, ü gelir. Küçük ünlü uyumu aranırken heceler bir önceki heceye göre değerlendirilir. do – ğal – lık “doğallık” sözcüğünde, “yuvarlak”tan sonra “düz-geniş”, “düz-geniş”ten sonra “düz-dar” ünlü gelmiştir ve bu sözcük küçük ünlü uyumuna uyar. ba – rış düz, düz ke – sin – lik düz, düz, düz ku – lak yuvarlak, düz-geniş göz – lem yuvarlak, düz-geniş zor – luk yuvarlak, dar-yuvarlak Uyarı Küçük ünlü uyumuna uymayan sözcükler, genellikle Türkçe değildir. teknoloji, şoför, salon, horoz, patron Türkçe olduğu halde küçük ünlü uyumuna uy-mayan sözcükler de vardır. tavuk, çamur, armut, avuç, yağmur 3. ÜNLÜ DÜŞMESİ İkinci hecesinde dar ünlü bulunan bazı sözcükler, ünlüyle başlayan bir ek aldığında ikinci hecesindeki dar ünlüsünü düşürür. Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünlü düşmesinden sonraki yazımları karşılarında verilmiştir. karın – ı karnı boyun – um boynum keşif – i keşfi burun – u burnu şehir – e şehre asıl -ı aslı buyur – un buyrun zihin – im zihnim gönül – üm gönlüm Uyarı İkilemelerde ses düşmesi olayı olmaz. burun buruna, omuz omuza, göğüs göğüse şehirden şehire, gönülden gönüle İkinci hecesinde dar ünlü bulunan her sözcükte ve özel adlarda düşme olmaz. seçim – e, yapıt – ın, biçim -i, durum – a Emir’in arkadaşları ziyarete gelmiş. Kitabını Ufuk’a verdim. Bazı sözcükler türerken ünlü kaybına uğrar. ayır -ı ayrı sıyır – ıl – mak sıyrılmak çevir – il – mek çevrilmek kavur – ul – mak kavrulmak ileri – le – mek ilerlemek koku – la – mak koklamak oyun – a – mak oynamak uyu – ku uyku İkinci hecesinde dar ünlü bulunan bazı sözcüklerle “olmak” ve “etmek” yardımcı eylemiyle bileşik eylem bilgi oluşturulurken dar ünlü düşer. sabır + etmek sabretmek kayıt + olmak kaydolmak keşif + etmek keşfetmek Bazı sözcüklerin birleşmesi sırasında ünlülerin düştüğü görülür. kayın + ana kaynana cuma + ertesi cumartesi kahve + altı kahvaltı ne + için niçin sütlü + aş sütlaç 4. ÜNLÜ TÜREMESİ “-cık, -cik” eki alan bazı sözcüklerde ek ile sözcüğün arasında “a, e, ı, i” ünlülerinin türediği görülür. Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünlü türemesi”nden sonraki yazımları karşılarında verilmiştir. az – cık azıcık bir – cik biricik genç – cik gencecik dar – cık daracık ÜNSÜZLERİN ÖZELLİKLERİ VE ÜNSÜZLERDE UYUM Ünsüzler, ses yolunda boğumlanarak çıkan seslerdir. Bunlar ünlülerle birleşmedikçe okunamaz. Türkçede 21 tane ünsüz harf vardır b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, I, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z Şimdi ünsüzlerin özelliklerini aşağıdaki tabloda inceleyelim. Uyarı Türkçe bir sözcük “b, c, d, g” ünsüzleriyle bitmez. Yabancı dilden alınan sözcükler bu kurala uydurularak dilimizdeki yerini almıştır. Yabancı dildeki durumu Türkçedeki kullanımı serab serap muhtaç muhtaç derd dert aheng ahenk Uyarı Türkçe sözcüklerin “b, c, d, g” ünsüzleriyle bitmemesi kuralı, karışıklığa yol açmaması için bazı sözcüklerde uygulanmamıştır. saç baş derisini kaplayan kıllar sac yassı demir çelik ürünü haç Hıristiyanlığın sembolü hac İslam’ın şartlarından biri Ses Olayları SERTLEŞME, ÜNSÜZ BENZEŞMESİ SERTLEŞMESİ, UYUMU Sert ünsüzlerden biriyle f, s, t, k, ç, ş, h, p biten bir sözcükten sonra yumuşak ünsüzle “c, d, g” başlayan bir ek gelirse ekin başındaki yumuşak ünsüzler “ç, t, k” şeklinde değişerek sertleşir. Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünsüz benzeşmesinden sonraki yazımları karşılarında verilmiştir. balık-cı balıkçı kitap-cı kitapçı sert-ce sertçe sınıf-da sınıfta uçak-dan uçaktan yürümüş-dü yürümüştü beklet-di bekletti 1975’de 1975’te seç-gin seçkin konuş-gan konuşkan YUMUŞAMA, ÜNSÜZ YUMUŞAMASI DEĞİŞİMİ Sert ünsüzlerden “pçtk” ile biten bir sözcükten sonra sesli harfle başlayan bir ek gelirse “p,b'ye - ç,c'ye - k,g veya ğ'ye - t,d 'ye dönüşerek yumuşama gerçekleşmiş olur. Buna YUMUŞAMA denir. Örnekler Balık balığın Renk rengi Kitap kitaba Ağaç ağacı Kağıt kağıdı Bizim çocuk gerçekten başarılı. Bizim çocuğun zekasına diyecek yok Bu dolaptan üç kitap aldım. Bu dolabın kapağı kırılmış. Dört tane ekmek aldı. Dört tane ekmeği ne yapacaksın? Arabamız beyaz renkliydi. Arabamızın rengi beyazdı. Kelebekler çok hoşuma gidiyor. Kelebeğin kanadı kırılmış. Tam da istediğim gibi denk geldi. Bizim dengimiz değilsin. senet senedin tüfek tüfeği almak almağa borç borcum kalp kalbi kurt kurdun kepenk kepengin gelecekler geleceğiz ilaçım ilacım kanatı kanadı gözlüküm gözlüğüm ahenki ahengi cep-i>cebi çok-u>çoğu taç-ı>tacı kap-ı>kabı yurt-u>yurdu örnekler bu şekilde uzatılabilir. YUMUŞAMAYA AYKIRILIK Gelelim yumuşamaya aykırılık, ünsüz yumuşamasına aykırılık, ünsüz yumuşamasına uymayan kelimeler konusuna Aşağıdaki 4 durumda yumuşama gerçekleşmez. O zaman yumuşaması gerekirken yumuşayamayan “pçtk” sert sessiz harfleri görürsek buna YUMUŞAMAYA AYKIRILIK denir. 1. Özel adlara gelen eklerin yazılışlarında yumuşama olmaz Özel adlar adı üstünde özel oldukları için harflerinde değişiklik yapılmaz ve aynen yazılır. Fakat okurken yumuşama yaptırılarak okunur. Örnekler Ahmet-i > Ahmet’i Ahmed’i şeklinde yumuşatarak yazılması gerekirmer Ahmet’i şeklinde yumuşama yapılmadan yazılmış. Ahmet’i şeklinde yazılır fakat Ahmed’i şeklinde okunur. Gemlik-e > Gemlik’e Karabük’ün > Karabük’ün Serap’ın>Serap’ın Erdinç’e>Erdinç’e kökenli kelimelerda yumuşama olmaz Türkçeye girmiş bazı yabancı kelimelerde kurala göre yumuşama yapılması gerekirken yumuşama yapılmaz. Bu kelimeleri söylerken kulağımız alışık olduğu için ayırt edebiliriz. Örnekler millet-e > millete Bu kelimeyi “millede” şeklinde yazıp okursak kulağımıza yabancı gelir. tazyik-e > tazyike hukuk-u > hukuku sürat-i > sürati kaset-i > kaseti ahlakım merakımı anketin sanatı devletin sürati hakikatin heceli sözcüklerde genelde yumuşama olmaz Tek heceli kelimeler çoğunda anlam değiştiği için veya saçma bir kelime ortaya çıktığı için yumuşamabilgi yapılmaz. p-e, suç-u, et-e, ak-ı, at-a, ok-u, aç-ı, tok-a, alt-ında, birik-en, acık-an, lig-in, org-um... Örnekler at-a > ata “ada” diyemeyiz. Çünkü anlam değişiyor. ok-u > oku ip-e > ipe “ibe” diyemeyiz. Çünkü saçma bir kelime ortaya çıkıyor. suç-u > suçu iç-e > içe kökenli olup da yumuşamaya aykırı olan bazı kelimeler Bazı Türkçe kelimelerde kulağımız ve ağzımız öyle alıştığı için yumuşama yapmamız gerekirken yumuşama yapmayız. Yine nasıl yazmamız gerektiğini kulağımız tanıdık geliyor mu gelmiyor mu bize söyler. Örnekler Yanıt>yanıtı Yarat>Yaratan Anıt>anıtı Arat>aratın Kanıt>kanıtı Gölet>göletin Akaryakıt>akaryakıtı Gözet>gözeten Kuşat>kuşatıcı Dinlet>dinletin Diret>direten Beklet>bekletince DÜŞME, SES DÜŞMESİ HECE DÜŞMESİ a. Ünlü Düşmesi İkinci hecesinde dar ünlü bulunan bazı sözcükler, ünlüyle başlayan bir ek aldığında ikinci hecesindeki dar ünlüsünü düşürür. Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünlü düşmesinden sonraki yazımları karşılarında verilmiştir. karın – ı karnı boyun – um boynum keşif – i keşfi burun – u burnu şehir – e şehre asıl -ı aslı buyur – un buyrun zihin – im zihnim gönül – üm gönlüm Uyarı İkilemelerde ses düşmesi olayı olmaz. burun buruna, omuz omuza, göğüs göğüse şehirden şehire, gönülden gönüle İkinci hecesinde dar ünlü bulunan her sözcükte ve özel adlarda düşme olmaz. seçim – e, yapıt – ın, biçim -i, durum – a Emir’in arkadaşları ziyarete gelmiş. Kitabını Ufuk’a verdim. Bazı sözcükler türerken ünlü kaybına uğrar. ayır -ı ayrı sıyır – ıl – mak sıyrılmak çevir – il – mek çevrilmek kavur – ul – mak kavrulmak ileri – le – mek ilerlemek koku – la – mak koklamak oyun – a – mak oynamak uyu – ku uyku İkinci hecesinde dar ünlü bulunan bazı sözcüklerle “olmak” ve “etmek” yardımcı eylemiyle bileşik eylem oluşturulurken dar ünlü düşer. sabır + etmek sabretmek kayıt + olmak kaydolmak keşif + etmek keşfetmek Bazı sözcüklerin birleşmesi sırasında ünlülerin düştüğü görülür. kayın + ana kaynana cuma + ertesi cumartesi kahve + altı kahvaltı ne + için niçin sütlü + aş sütlaç b. Ünsüz Düşmesi Genellikle “k” ünsüzüyle biten bazı sözcükler “cık, -cik, -cuk, -cük, cek, -cak″ eki aldığında “k” ünsüzü düşer. Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünsüz düşmesinden sonraki yazımları karşılarında verilmiştir. küçük – cük küçücük küçük -l küçül- büyük – cek büyücek minik – cik minicik alçak – çık alçacık alçak -l alçal- yüksek -l yüksel- seyrek -l seyrel- ufak – l ufal- TÜREME, SES TÜREMESİ a. Ünlü Türemesi “-cık, -cik” eki alan bazı sözcüklerde ek ile sözcüğün arasında “a, e, ı, i” ünlülerinin türediği görülür. Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünlü türemesi”nden sonraki yazımları karşılarında verilmiştir. az – cık azıcık bir – cik biricik genç – cik gencecik dar – cık daracık b. Ünsüz Türemesi Bazı sözcüklerde, “olmak” veya “etmek” yardımcı eylemiyle bileşik eylem oluşturulduğunda ya da bu sözcüklere ünlü bir ek getirildiğinde ünsüz türemesi görülür. Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünsüz türemesi”nden sonraki yazımları karşılarında verilmiştir. af + etmek affetmek his + etmek hissetmek zan + etmek zannetmek ret + etmek reddetmek hal + olmak hallolmak his – im hissim zan – nımca zannımca hat – iniz hattınız hak – ım hakkım sır – ını sırrını Uyarı İki sessizin yan yana geldiği her sözcükte ünsüz türemesi olmayabilir. süssüz, sessiz, hissiz… hisse, madde, elli, belli… yollar, ziller, sollamak, telli… DARALMA, ÜNLÜ DARALMASI Türkçede geniş ünlüyle a,e biten bir sözcük “-yor” eki aldığında o sözcüğün geniş ünlüsünü “ı, i, u, ü” ye çevirerek daraltır. Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünlü daralma-sından sonraki yazımları karşılarında verilmiştir. bilme – yor bilmiyor iste – yor istiyor izle – yor izliyor sızla – yor sızlıyor suçla – yor suçluyor gözle – yor gözlüyor durma – yor durmuyor verme – yor vermiyor Uyarı Bazı kullanımlardaki iki ünsüz arasına giren yardımcı sesler ünlü daralmasını andırır. Bu kullanımlar ünlü daralması değildir. biliyor, duruyor, geçiyor, bakıyor, atıyor, yanıyor, seziyor, vuruyor, üzüyor, yüzüyor Uyarı Türkçede “ye-, de-, ne” sözcüklerinin bazı kullanımlarında y kaynaştırma ünsüzünden önceki geniş ünlüde daralma olur. Bunların dışındaki sözcüklerde “y” kaynaştırma ünsüzünden önceki geniş ünlüde daralma olmaz. ye – y – ecek yiyecek ye – y – in yiyin de – y – ecek diyecek ne – y – e niye DOĞRU YANLIŞ ağlayacak ağlıyacak görmeyecek görmiyecek hatırlayacaksın hatırlıyacaksın inanmayacağım inanmıyacağım yakalayamadık yakalıyamadık anmayacağım anmıyacağım ULAMA Sözcüklerin sonundaki ünsüzlerin bir sonraki sözcüğün başındaki ünlülere ulanarak bağlanarak bilgi okunmasıdır. Aşağıdaki dizelerde, altı çizili bölümlerde ulama vardır. Hep bülbül_öterdi bağımızda, bahçemizde Ilık bir sonbahar_akşamında yüreğim_aşkınla dolu Bir hayal_için sürdüm_atımı ufuklara Yok_artık yaralı kalbimde sevgiden_eser Kapından_ağır_ağır geçtim_ey güzel Uyarı Arasında noktalama işareti bulunan sözcüklerde ulama yoktur. Polis, arabaları durdurdu. Gençlik, insana her şeyi güzel gösterir. Leyla’yı rüyamda gördüm, ağlıyordu. BENZEŞME, DUDAK ÜNSÜZLERİNİN BENZEŞMESİ Dudak ünsüzlerinden “b”, kendinden önceki “n”yi “m”ye dönüştürür. Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “dudak ünsüzlerinin benzeşmesinden sonraki yazımları karşılarında verilmiştir. saklanbaç saklambaç dolanbaç dolambaç tenbel tembel penbe pembe anbar ambar kanbur kambur canbaz cambaz tanbur tambur Uyarı Özel adlarda ve bileşik sözcüklerde dudak ünsüzleri benzeşmesi kuralı uygulanmaz. İstanbul, Safranbolu… onbaşı, binbaşı, sonbahar, külhanbeyi, günbatımı… KAYNAŞMA, KAYNAŞTIRMA ÜNSÜZLERİ KORUYUCU ÜNSÜZLER Türkçe sözcüklerde iki ünlü yan yana bulunmadığından, ünlüyle biten bir sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde sözcükle ek arasına “y, ş, s, n” kaynaştırma ünsüzlerinden biri girer. Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin kaynaştırma ünsüzü eklendikten sonraki yazımları karşılarında verilmiştir. mağaza – a mağaza – y – a durum ekinden önce anne – i anne – s – i iyelik ekinden önce kedi – in kedi – n – in tamlayan ekinden önce çanta – ı çanta – y – ı durum ekinden önce yedi – er yedi – ş – er üleştirme sıfatı ekinden önce kapının kolu – a kapının kolu – n – a iyelik ekinden sonra gelen durum ekinden önce Uyarı Aşağıdaki sözcüklerde kaynaştırma ünsüzü yoktur. beş – er altmış – ar yetmiş – er senin kolun – a Ünlüyle biten bir sözcüğe “idi, imiş, ise” ekeylemleri, “ile” sözcüğü ve “iken” bağ-fiil eki birleşik yazıldığı zaman araya “y” koruyucu ünsüzü girer ve bunların başındaki “i” sesleri düşer. araba – y – i – di arabaydı yaya -y – i – mlş yayaymış burda – y – i – se burdaysa maşa -y – i – le maşayla işte – y – i – ken işteyken tatilde -y-i- di tatildeydi “TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ KONU ANLATIMLAR” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN >>>TIKLAYIN>>TIKLAYIN>>TIKLAYINYorumu çokkkkkkkkkkkkkkkkkkk kkkkkkkkkkkkkkk kkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk faydalıııııııııııııı ıııııııııııııı ııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı veeeeeeeeeeee eeeeeeeeeeeee geeeeeeeeeeeeeerrrrrrrrrrrrrrreeeeeeeeeeeeeeekkkkkkkkkkkkk kllllllllllllllliiiiiiiiiiiii bbbbbbbbbbbbbbiiiiiiiiiiiiiiiiiiirrrrrrr rrrrrrrrrrr sssssssssssiiiiiiiiiitttttttttttttttteeeeeeeeeeeeee ->Yazan mert 4. **Yorum** ->Yorumu Çok güzel bu sayede kolayca ödevlerini yapıyorum . ->Yazan yagmur. >Yazan eda >Yorum süper ayni derste isledigimiz gibi . >Yazan manida>Yorum çooooooooooooo ooooooooooooo ooooooooooooo ooooooooooooooooo oooo oooooooooo oooooooooooo oooooooooooooooo ooo ooooooo ooooooooooooooooo ooooooooooooooooooooooo ooooooooooo oooooooooooooooo oooooooooooooooo ooooooooo ooooooooooooooooo ooooooooooooooooooooooo oooooooo oooooooooooooo oooooooooooo ooooooooo ooooooooo ooooooooooook güzel bir site buraya herkes girmeli. >Yazan isimsiz>Yorum çoooooooooook güzel bir ders. >>>YORUM YAZ<<< "Genetik Yapıların Özellikleri ve İşleyişi" *** İşte nükleotitlerin farklı dizilimleri sonucu oluşan "anlamlı bütünler" ise bunlara "gen" diyeceğiz, farklı işlemleri yapmak için özelleşmiş kodlar gibidir. Buna az sonra geleceğiz, öncelikle bir noktayı aydınlatalım Tabii ki bilgisayarlar, insanlar tarafından "tasarlanan" makinalar olduğu için, canlılığı betimlemekte kullanmak çok da doğru değildir. Zira canlılık, insan zekası tarafından son 50-60 yılda var edilen bilgisayarın aksine, yaklaşık 600 milyon yıl boyunca, akıl almaz sayıda denemeler sonucunda, adım adım evrimleşerek, elenerek, seçilerek oluşmuştur. "Hurdalıktaki Boeing" benzetmesine ya da "İşte, bilgisayarın da bir yaratıcısı var, canlılığın da olmalı!" iddiasına bir diğer yazımızda zaten değineceğiz, o yüzden aklınızdan geçiyorsa bir miktar sabretmenizi rica edeceğiz. Zaten bu yazımızda da bunlara az sonra, kısaca değineceğiz. Bilgisayarda olduğuna benzer bir şekilde, canlılar da da 4 harften oluşan bir dil kullanır ve her bir harf, bir nükleotit tipini temsil eder. Bu harfler, “A” Adenin, “T” Timin, “C” Sitozin ve “G” Guanin'dir. Elbette ki aslında gerçekte hiçbir kimyasal üzerinde böyle harfler bulunmamaktadır. Bu isimleri onlara biz, sonradan verdik. Zira bu bahsedilen harfler, yalnızca kimyasal bazı yapılardır ve bir önceki yazıda açıkladığımız gibi, aslında önceden belirlenmiş bir "görev"leri bulunmaz. Bilgisayar benzetmesinin kötü bir benzetme olmasının bir nedeni de şudur Canlılara "bilgisayar" olarak baktığınızda, bir grup mühendisin oturup tasarladıkları bir makina olarak düşünürsünüz ve bu sizi yanlış düşüncelere iter. Çünkü bilgisayarları oluşturan parçalar canlılık özellikleri taşımazlar ve dolayısıyla canlıların etkilendiği unsurlardan aynı şekilde etkilenmezler. Ve çünkü bilgisayarlar biyolojik bir evrim geçirmemişler, mühendisler tarafından tasarlanmışlardır. Bu açıklama bile tam olarak doğru değildir, çünkü Evrim aslında her yerdedir Aslında "teknolojinin evrimi" olarak düşünüldüğünde, binlerce yıllık bir geçmiş sonucunda, minik adımlarla bugün "bilgisayar" dediğimiz makinalara ulaştığımızı görürsünüz. Hiçbir ürün, basit adımlar atmadan, olduğu son şekliyle var olamaz. Canlılık da bu şekildedir. Canlılar, bu yazı dizimizde anlatacağımız başlangıçtan, milyarlarca yıllık seçilim ve değişim sonucunda günümüzdeki halini almışlardır. Düşüncelerinize kulak verelim "Şimdi telleri, dirençleri, transistörleri koysak, milyarlarca yılda bir bilgisayar oluşabilir mi?" diye soracaksınız. Dediğimiz gibi, bunu diğer yazılarımızda ayrıntısıyla inceleyeceğiz. Ancak unutmayınız ki, direnç, transistör vb. varlıklar bizim "canlı" dediğimiz organizmaların oluşmasını sağlayan kimyasal yapıya sahip değillerdir. Dolayısıyla "üreyemezler" ve kendilerindeki bilgiyi yavrularına "aktaramazlar". Bu bilgiyi aktarabilecekleri bir yapıları yazımızın ana konusu olan "nükleotitleri" bulunmaz. Bu sebeple daha sonra açıklayacağımız 'Evrim Mekanizmaları'nın hiçbiri işleyemez. İşte tam olarak bu sebeple, Evrim geçirmezler ve asla bir bilgisayar oluşturmazlar. Ancak eğer ki bu şartları sağlayabilecek kimyasal yapıları olsaydı, üzerlerinde seçilim işleyecekti ve belki de, şu anda düşününce komik gelse de, hiç beklemediğiniz mekanizmalar üretebileceklerdi. Ancak cansızları kullanarak, canlılığı betimlemek, cansızların tanımsal olarak "canlılık" özelliklerini taşımadıkları için doğru değildir. Eğer yukarıdaki açıklamalarımız doğrultusunda canlılık ve cansızlık doğru tanımlanırsa, düzgün betimlemelere ulaşmak daha mümkün olacaktır. Buradan anlaşılması gereken şudur Evrim'i ve canlılığın başlangıcını anlayabilmemiz için, belli bir grup kimyasal ve fiziksel özelliklere sahip molekül gruplarından bahsetmemiz gerekir. Aklımıza gelen her atom, molekül ya da yapı, canlılık ile paralellik göstermeyecektir. Yoksa tek tip değil, binlerce farklı tipte canlı olurdu, her birinin "canlılık" özellikleri farklı olurdu. Ancak var olmuş, var olan ve var olacak her canlının ortak bir atası vardır ve o ata, var olan Evren'imizin kuralları dahilinde, var olan Dünya'mızın şartları çerçevesinde bizlerin yukarıda saydığımız "canlılık" özelliklerini kazanabilmiş ve aktarabilmişlerdir. Her canlının DNA'sı benzer yapıdadır, her canlının hücreleri üç aşağı beş yukarı birbirini andıracaktır. hatta her canlının genomu, belli bir miktar diğer herhangi bir canlıyla ortaktır, bu da ortak bir atadan geldiğimizi gösterir Ancak bizi ilgilendiren "canlılık molekülleri", yani canlılığı değerlendirmemiz için kullanabileceğimiz bileşikleri oluşturan moleküller; Karbon ©, Oksijen O, Hidrojen H, Nitrojen N, Fosfor P, Kükürt S ve birkaç diğer atomun farklı bileşimleriyle oluşan sayısız moleküldür. Periyodik cetvelde önünüze gelen her atomla, canlılıktan bahsedemezsiniz. Yani aklımızda şunu tutmamız gerekiyor Dünya üzerindeki cansızlık milyar yıl önce Dünya'nın oluşumuyla başlamıştır. Günümüzdeki canlıların da, cansızların da yapısındaki her şey ama her şey, bu ilk başlangıçta veya süreç içerisinde Dünya üzerine yerleşmiştir, bir kısmı da sonradan canlılara ya da cansızlara ait tepkimeler aracılığıyla üretilmiştir. Bu varlıklardan bir grup, daha önce açıkladığımız ve gelecekteki yazılarımızda açıklayacağımız kimyasal bütünlüğünden oluştukları için, daha doğrusu maddeler bu şekilde birleştiği için bugün "canlılık" olarak tanımladığımız varlık grubuna evrimleşeceklerdir. Bir kısmı ise, daha farklı yapıda oldukları için bugün bizim "canlılar" dediğimiz varlıkların özelliklerine sahip olamayacaklardır. Burada bir "üstünlük"ten bahsetmek anlamsızdır. Sadece iki farklı varlık grubundan bahsetmek gerekir. İki grup da tamamen benzer atom ve moleküllerden oluşmaktadır. Sadece bu atom ve moleküllerin dizilimi, içerikleri ve son 4 milyar yılda geçirdikleri kimyasal evrim birbirinden farklıdır. *** Konut fiyatları konusunda yapısal politikalar yürüteceklerini conduct structural policies on housing prices, he orta vadede yapısal tedbirlerini almayı tamamlaması medium-term structural measures need to complete the nedenle hemen tedbir aldık. Yapısal reformları da elden this reason they took precautions. Structural reforms did not let the reformların yeterince hayata geçirilemediği reforms seen enough, been put into İngilizce Structural-functionalism Öncelikle yapısal işlevselcilik ontoloji k olarak Holistik paradigmaKaynak Yapısal işlevselcilikYapısal Fonlar ve Uyum Fonu, Avrupa Birliği tarafından üye ülkelere dağıtılan iki bağlantılı ödenektir. yapısal fonlar ise ulaşım sektörüKaynak Yapısal Fonlar ve Uyum FonuStructural Classification of Proteins SCOP, Türkçe Proteinlerin Yapısal Sınıflandırması veritabanı, protein yapısal bölgelerinin aminoKaynak SCOPDilbilim, lengüistik veya lîsaniyat; dil leri dilbilgisi , söz dizimi sentaks ve fonetik gibi çeşitli açılardan yapısal olarakKaynak DilbilimHücre ya da göze, bir canlı nın yapısal ve işlevsel özellikleri gösterebilen en küçük birimidir Hücre, İng. enCell Cell ; LatinceKaynak HücreYazı; belirli bir yapısal düzeyde, dile dair görsel işaretlerin kullanıldığı bir tür iletişim aracı Bu tanım prensipte yazının düşünceKaynak YazıChow testi, yapısal değişikliğin olup olmadığının araştırılmasında kullanılan bir testtir. Yapısal değişiklik olduğu düşünülen dönemdenKaynak Chow testiKromozom anomalileri; bir kromozom da meydana gelen yapısal ya da sayısal değişiklikleri gösterir. Genellikle mayoz ve mitoz u izleyenKaynak Kromozom anomalileriKamu yönetimi, işlevsel anlamda kamu politikaları belirleme ve uygulama, yapısal anlamda ise devlet in örgütsel yapısını ifade Kamu yönetimiKeratin sadece bazı ökaryotik çekirdekli hücrelerde bulunan lifli, yapısal bir protein ailesinin genel adıdır. filamentleri yapısalKaynak KeratinBaşka proteinlerin ise yapısal veya mekanik işlevleri vardır örneğin hücre iskeleti ndeki proteinler, hücrenin şeklini koruması için birKaynak ProteinBu yapısal özellik şiirde hece ölçüsünün kolayca kullanılmasına imkân verir. İlk yazılı Türk edebiyatı nın ürünleri olarak bilinen GöktürkKaynak Hece ölçüsüToll benzeri reseptör ya da almaç, TLR, T oll L ike R eceptor, mikrop lardan kaynaklanan, yapısal olarak korunmuş molekül ler deri veyaKaynak Toll benzeri reseptör biz özellikleri reseptörleri ne bahsedeceğiz Bugün, çeşitliliği ve yapı çözümleyicilerin düşünün. hayatlarımız reseptör olmadan tamamen imkansız olurdu. Hayat bizim işitme, görme, koku, dokunma, tat olmadan nasıl nasıl göründüğünü düşünün. Birinci ve birincil işlevi analiz - korunmasıdır. duruşma olmadan, herhangi bir uyarı sinyallerini araba, acil radyo reklamları ve benzeri duymak mümkün olmaz; vizyon tamamen karanlıkta dalmış olacağını olmadan nasıl dünyamız güzel bilemeyiz; Koku da tehlike bizi korumak için mümkün olduğu örneğin, zaman bir gaz sızıntısı; dokunma duyusu gövdesini zarar verebilecek olası hasar hakkında bize; tat tomurcukları bize tuzlu veya ekşi tatlı ayırt etmenizi sağlar. duygularıyla hakkında biraz konuşmak ve özellikleri reseptörleri neler olduğu sorusuna dönelim. hisler Sadece birkaç ayırt edebilirsiniz duyumları türlerini Cilt hissi; tat duyusu; koku alma duyusu; Görsel hisler; işitsel hissi; Uzayda konumu; hareket hissi; Organik. İlk tip içerdiğini not etmek önemlidir dokunun; basıncı; dokunma duyusu; Sıcaklık hissi; acı. 6 ve 7. grup statik ve kinetik içerir By. 8 zihin derken duyumlar bu tür atamak açlık; susuzluk; böylece iç organların ve hissi. Biz özellikleri reseptörleri ne göstermek önce, onların çeşitleri analiz eder. reseptörlerinin çeşitleri Şimdi bazı bakımlardan sınıflandırma kurşun sunuyoruz. tomurcukları ne nitelikleri sorulduğunda, biyoloji 8. sınıf öğrencileri cevaplamanız gerekir. Biz şimdi özellikleri ve işlevleri bir sonraki bölümde ve not - uyaranın algı sınıflandırma mekanoreseptörler; kemoreseptörlerin; thermoreceptors; fotoreseptör; Nosiseptörler. Biz açmıştır başka sınıflandırma, bu psikofizyoloji açısından dayanmaktadır. reseptörleri gruba ayrılır olduğunu hatırlayın görsel; işitme; tat; koku; dokunma veya dokunma. fonksiyonları ve reseptörlerin özellikleri Bu bölümde türleri, işlevler ve reseptörün özelliklerine bakacağız. Bu durumda, özellikleri arasında tespit edilebilir özgüllük; duyarlılık. Bunların her biri hakkında Şimdi biraz daha fazla. özgüllük ile, reseptör uyarıcı yalnızca bir tür algıladığı kastedilmektedir. Yani, reseptörler tek-şekilli, ama bu onların algılama yeteneği ve diğer tahriş, sadece daha küçük kendilerine hassasiyet yana çoğu zaman böyle değildir. Bu yüzden yavaş yavaş ikinci özelliğine gel - duyarlılığını. Mutlak eşiği - O ölçülebilir, bu rakam bir adı vardır. İşte reseptörleri uyum hızına göre bölünebilir dikkat etmek önemlidir tonik; ara; safhası. reseptör fonksiyonu sinyal; sinir impulslarının, fiziksel enerji dönüşümü; Gelen uyaranların başlangıç analizi. Tipleri ve yapısı analiz Ne reseptörlerin özellikleri, kısaca gözden geçirilmiştir. Biz tipi ve yapısı analiz cihazları gitmek sunuyoruz. Başlamak için, biz "analizörü" kavramının kendisini tanıtmak. sinyallerini analiz etmek için izin Bu kompleks sistem sinir yapıları, dışarıdan alınan. çeşitli kriterlere göre onları sınıflandırmak Can, biz de amacına göre bir sınıflandırma verir. Yani analiz ayrılır dış; iç; vücut pozisyonu; acı. analiz yapısı üç bölüme ayrılabilir periferal; iletken; merkez. Birinci bölge taşıma reseptörleri, ikinci göre - nöron devresi üçüncü - Veri analizi gerçekleştirmek nöron 2 türleri. görme Biz reseptörlerin hangi genel özelliklerini öğrendim. Şimdi görme merkezi hakkında biraz konuşun. çok kısa ve öz için, görsel analiz , aşağıdaki yapılardan oluşur optik; desteği; Sinir. Bütün bu algılama ve hafif sinyallerini analiz yardımcı olur. Biz adam hakkında ayrı ayrı konuşmak, gözler aynı hat üzerinde olmasından sayesinde, belirli parametreleri tanımlamak mümkündür derinlik; hacmi; mesafesi vb. Bu, insan görme dürbünle düşündürmektedir. işitme Yani, reseptörleri Ne var özellikler? Unutmayın duyarlılık ve özgünlük. hiçbir şey işitsel reseptörler bakımından değişti. Kulaklar, sadece duyabiliyorum. Bu bir kez daha spesifik reseptörler, ama tüm sesleri bakmamalarıdır onaylar. Bu işitsel reseptörler bir duyarlılık özelliği vardır düşündürmektedir. İnsan işitme sisteminin ultrason ve infrasound algılayamaz. Neden? işitsel reseptörlerin insan duyarlılığı eşiğinin ötesinde 20 KHz, aşan - Infrasound dalga aralığı az 20Hz, ve ultrason olup. dokunmak Biz alımı genel fizyoloji dokunsal reseptörlerine uzanır inceledik. Vücudumuzun boyunca dokunsal reseptörlerinin çok sayıda yer almaktadır. Bu sıcak, ıslak kuru bir soğuk ayırt edebilir bunların sayesinde. Gerçeği bilmek önemlidir olmasıdır tüm farklı reseptörler, sıcaklık sorumlu biri, diğerlerinden ise - ağrı için vb. koku en koku duyusu hakkında birkaç söz söyleyelim. Burun kişi basitçe biz kokusu kokusu, vb gıda tat ve içinden ihtiyacı vardır. Burun insanlara bile ölümcül bazı durumlarda birçok tehlikelerden, bizi korur. koku duygu ve ruh halini etkileyebilir. Eğer çocukluk favori kokusu var kesin Unutmayın, taze süt, pişirme kokusu veya anne parfüm olabilir. Biz hayvan dünyayı düşünün bu durumda bazı sorunların önlemenin bir yolu da hayvanlar toprakları, daha az güçlü erkek güçlü topraklarında ayak hiç işaretlemek. vestibüler aparat Herkes insan vücudu bize uzaydaki konumunu belirlemesine izin uzman reseptörleri içerdiğini bilir. Böylece akrobatik numaralar ve gerçekleştirirken örneğin sürmek, onlar yok olsaydı, baş aşağı olmanın hiçbir duygu olacağını, böylece üzerinde sonsuz baş dönmesi ve acı, düz zeminde düşecekti. Bu cihaz oldukça karmaşıktır. eserinde düzensizlikler varsa, bu kişi noktasına, oldukça kötü olmak zorunda olacağını uzayda oryantasyon, o sadece olamaz. tat Ve nihayet - hayatımızda ne rol hakkında biraz tat alır. İlk tat tomurcukları bize gıda tadı ayırt etmenizi sağlar. Tüm insanlar gibi tat özelliklerini hissetmek mümkün dil yapısı tüm özdeş olarak ve tat tomurcukları yüzeyde bulunur. Onlar bir isim var - damak tadınızı. dilimizin, onların çok çeşitli olarak, ama her biri tat bir gölge sorumludur.

harflerin yapısal özellikleri ne demektir